Çarşamba gecesi saat 23.30'a kadar olayımız buydu doğrusu. Türk futbolunun içinde bulunduğu karamsar havayı ne TFF'nin sözde yaptırımları ne de liglerin başlaması dağıtabilmişti. Ligin ilk haftasında stadların büyük kısmı boş kalmış, insanların futbola olan küskünlüğü tribünlere yansımıştı.
Gelgelelim Çarşamba akşamına. Saat'ler 21.45'i gösterdiğinde Şampiyonlar ligine katılımı halen tartışılan Trabzonspor tarihinin ilk ŞL grup maçına İtalyan devi Inter karşısında bir futbol mabedinde San Siro'da yada Interlilerin deyimiyle Guisseppe Meazza'da çıkıyordu. Inter'in eksiklerinin olması, lige çok kötü başlaması teknik direktör handikapını tartışmaya gerek yok, öyle veya böyle Inter kalitesinde bir takımı deplasmanda yenmek tam anlamıyla bir zaferdir bunun lamı cimi yok.
Neyse saha içine gelecek olursak Trabzonspor maça fena başlamadı ilk 20-25'te dengeli gitti ama Inter'in "bir tane atalımda ikinci yarı rahat olalım" mentalitesiyle üstüne gelmesininin akabinde klasik bir Türk takımı refleksiyle kendi yarı sahasına çekildi hatta bu öyle bir çekilmeydi ki bize geçen seneki Bursa-ManU'nun Ingiltere'de ki maçını anımsattı. O maçı izleyenler hatırlayacaktır yanılmıyorsam Bursa topla 18'e ilk olarak dakika 89'da girmişti. Öyle,böyle ilk yarının sonunu getirdiğimizde Trabzon'un futbolu ikinci yarı için umut vadetmiyor, Erman Toroğlu'nun bütün 90 dakikada sarfettiği tek doğru cümle "Trabzon, Inter'e gel gel diyor" oluyordu.
İkinci yarının başında biraz daha fazla pas yapan, Zokora ve Colman'ın oyuna ağırlık koymasıyla rakibinin orta sahadaki mutlak üstünlüğünü yumuşatan ufaktan top yapmaya başlayıp rakip kalede pozisyon arama çabasına girişen ve böylelikle rakibinin baskısını doğal olarak kıran bir Trabzonspor vardı. Futbol üç bilinmeyenli bir denklem değil kural basit: İyi hücum yapan takımlar dolayısıyla iyi savunmada yapan takımlardır (bknz. Barca, bknz. Madrid) oyunu sen oynarsan, rakip nasıl gol atsın?
Velhasılkelam, Trabzon'un Ziya Doğan mentalitesinden vazgeçmesi ve gol atmayı düşünmesiyle oyun dengelendi. İleriye yapılan Vittek hamlesi, topun rakip yarı sahada daha çok kalmasını sağladı ki Trabzon, Sestak ve Vittek'i alarak transferin son günlerinde yapabileceği en mantıklı işi yaptı. Adaptasyon sorunu yok vs yok. Maçın son 20 dakikasına gelinirken Trabzonspor kullandığı tek kornerin devamında Halil'in volesinin ardından Celustka'nın ceza sahasında topu alması, sola doğru sürerken taraftarın" hadi vur uşağum" diyerekten nefesini tuttuğu anda kayarken vurması ve skorun 1-0 olmasıyla Trabzonspor tarihi bir zaferin kapısını araladı. Golden sonra oyun konsantrasyonu doğal olarak iyice arttı ve maçı kazanmayı başardı.
Maçın adamı pek tabiki Tolga Zengin. Onur'un sakatlanmasından sonra TS kalesinin büyük sıkıntı yaşayacağını düşünen beni ve ben gibileri yanıltmaya devam ediyor Tolga. Harika bir maç çıkardı,eline sağlık. Celustka'da attığı golle maça damga vurdu. Colman,Zokora ise orta sahada iyiydi.
Inter ise bir an önce kendine gelmeli ligdeki gidişleri ortada, ŞL'de de büyük bir darbe aldılar bu mağlubiyetin üstüne bu hafta Serie A'da da işleri iyi gitmezse teknik ekip kapının önüne koyulabilir zaten Milano'da işler böyledir son yıllarda istikrarı bir Ancelotti sağladı devamı yalan oldu. Inter'in Mourinho'dan sonra ciddi sıkıntıları var, Zarate gibi Pazzini gibi uca transferler yaparak sorunları halının altına süpürmeyi tercih ettiler sanıyorum ki transfer komitelerinde bir Türk var. Fatih Terim'den torpilli olabilir, kendisinin Milano'da ki nufüzu yüksektir.
Bu arada özeti izlemek isteyenlere;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder