7 Eylül 2011 Çarşamba

İstikrarın Nirvanası:12 Dev Adam

Sert oynamazsanız,maç kazanamazsınız.

 Türkiye 2009 eurobasketten beri birçok iyi maç oynadı.Birçok kitap yazılacak maç çıkardı.Halkı heyecandan öldüren maçlar oynandı.Tüm bu maçların tek bir ortak özelliği var:Savunma sertliği.Savunmayı sertleştirip rakibe "maddi manevi" zararlar verdikçe rakip savunmanın direncini de düşürüyor ve iyi hücum ediyorduk.Tüm bunlar birleşince geliyordu o galibiyetler.

 Maça iyi başladık.Ömer Aşık ve Ersan her iki potada da sözlerini geçiriyorlardı.2.çeyrekte Ömer ve Ersanın kenara gelmesiyle ribaund üstünlüğümüz kaybolmaya başladı.Eğer istatisriklerin bir bir dalında düşüş yaşıyorsan başka bir yerden telafi edeceksin ki eşitlensin.Biz ribaund kaybetmeye bir de top kayıpları ekleyince iş hiç de istemeyeceğimiz yerlere gitti.Maçtan önce Tony Parker'a ne çözüm üreteceğimizi düşünürken ortak kanı Ömer Onan'ın onun içeri drivelarını ve pas kanallarını engelleyebileceğiydi.Fakat maç içinde Tony Parker istediği gibi hareket etti.Her hücumda top elindeydi ve neredeyse her sayıda payı vardı.Durum böyle olunca tek ümidimiz Parker topu elinden çıkardıktan sonra kuracağımız savunma sistemiyle rakibi dışardan zor şutlara zorlamaktı.Maça dair sevindirici tek olay Joakim Noaha kolay basket imkanı vermememizdi.Belki de maçın erken kopmamasının tek nedeni de buydu.

 3.çeyrek ve sonrasında bir türlü ritim tutturamadık.Savunmayı sertleştirip hücumda pas çevirmedikçe avrupada hiçbir takım başarılı olamaz.Bizim için de geçerli bu durum.Ne savunmada o agresifliği gösterdik ne de hücumda akıcılığı sağladık.Kerem Tunçeri ve Ender aslan top kayıplarının büyük bir bölümünü oluştururken asistlerimize(!) de hiç katkıda bulunmadılar.Milos Teodosicin maç başına 7 asist yaptığı turnuvada bir maçı 5 asistle bitirmek aslında her şeyin özeti konumunda.Bu oyun kurucu darlığında Orhun Ene,elindeki müthiş cevheri inatla kullanmak istemedi.Emir Preldzic 1 numaradan 4 numaraya kadar heryerde yüksek verimle oynayabilen bir joker.Eğer Emir'in oyun zekasını kullanma yoluna gitseydik işler çok farklı olabilirdi.Gerekli dakikalarda Emir-Ömer-Hidayet-Ersan-Ömer beşiyle oynasaydık ihtiyacımız olan "agresif savunma-akıcı hücum" silahımızı kullanabilirdik.Fakat bu,olmadı.

Son çeyrekte zone savunmayı iyi yaptık ama yine de yeterince sert değildi.Fransa'nın saçma şut tercihleri bizi oyunda tuttu diyebilirim.Tekrarlıyorum Fransanın kötü şut atmasını bizim savunmamıza bağlamıyorum çünkü eğer iyi ve sert savunma yapsaydık hücumda da kendimizi bulacak cesareti elde ederdik.Soktuğumuz bir şuttan sonra ikincisini bir türlü sokamadık.Kimse yeterince konsantre değildi maça.Maçı yeterince istemedik.Son pozisyonda ise Orhun Ene yeteneklerini konuşturdu.Turnuva boyunca 1/17 ile üçlük atan Kerem Tunçeri üzerinden üçlük seti çizdi.Şut tabiki kaçtı ve sonra oyuncularımızın konsantrasyon şovunu izledik.İki oyuncumuz ribaund almak için sıçradı ve çarpıştı.Bu kadar traji komik olaya Ender üzerinden turnike seti çizen Orhun Ene yeni bir boyut kazandırdı resmen.Hayır Ender o turnikeyi soksa ne olacak?Tony Parker 2/2 atacak ve fark yine 4 olacak.Emir'in ekstra 3lüğü o an kurtardı Ene'yi.Daha sonra kenardan topu çıkarma görevi Emir'e verildi.En sıcak ele top çıkarttıran Orhun Ene "impossible is nothing" dedirtti resmen.

 Maçı kazanmayı ilk periyot hariç hiç haketmemiştik.Kazanamadık da.Gruptan çıkarmıyız bilmiyorum ama bu maçtan alınması gereken dersler çok fazla.Sezona yeni başlayan bir öSS öğrencisi kadar işi var Orhun Ene'nin...

 Oğuzhan Soydemirgil
http://twitter.com/OguzhaNba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder